30 Aralık 2017 Cumartesi

12 MADDEDE MODANIN İLKLERİ

“Modanın İlkleri” köşemiz an itibariyle kapandı! 2 ay boyunca radarımıza takılan bilgileri sizler için derledik, bir araya getirdik. İşte huzurlarınızda Modanın 12 İlki:



1-Keşfedilen en eski ayakkabı M.Ö. 3500 yıllarına aittir ve Ermenistan topraklarında keşfedilmiştir.


2-Orijinal bermuda şortları tamamen askeri amaçla üretilmişti. Tropikal bölgelerde görevlendirilen İngiliz askerleri için geliştirilmişti. Daha sonra 2. Dünya Savaşı sırasında bu askeri şortların Bermudalı sivil çalışanlar tarafından da benimsenmesiyle model Bermuda Adası'yla ilişkilendirilmeye başlandı. Savaşın ardından daha canlı renklerin ve pamuklu kumaşların da kullanımıyla modelin yelpazesi genişledi ve popülaritesi sürüp gitti.


3-Bikininin yaratıcısı Louis Réard, bu tasarımın bomba etkisi yaratacağını düşünerek, 2. Dünya Savaşı'nda ABD ordusunun bomba denediği mekan olan Bikini Atolü'nün adını verdi.


4-70'lerde Nike bir devrim yapana kadar ayakkabı tabanları dümdüzdü. Nike’ın ilk ayakkabılarının tabanlarıyla başlayan yenilik ise kurucu ortaklardan Bill Bowerman'ın, karısı sabah kahvaltısında waffle yaparken waffle tavasını görerek esinlenmesiyle ortaya çıkmıştı. İlhamın nerden geleceği belli olmaz!


5-Ceketlerin önünde ve kol ağızlarında düğme kullanılması Napolyon Bonapart’ın emriyle başlamıştır. Askerlerin burunlarını sürekli ceketlerine silmesinden şikayetçi olan Bonapart terzilere askerlerin ceketlerine düğme dikmelerini emretmiş. Dikilen düğmeler sayesinde de askerler burunlarını silme alışkanlığını bırakmak zorunda kalmış.


6-Tarihte çan etek diye bilinen A form eteği ilk tasarlayan ünlü Fransız tasarımcı Christian Dior'du. 40'lı yılların sonunda patlama yaşayan kum saati silüeti yine Dior tarafından 50'lerin başında kalem eteğin tasarlanmasıyla H-line olarak bilinen daha düz bir forma dönüştü. Dior moda yaratmayı iyi biliyordu ve insanlara yeni bir şey sunmak için zaman zaman kendi yarattığı modayı kendi eliyle yıktığı olurdu.


7-Tarihte bilinen en eski iğneler bundan 30 bin yıl öncesine (M.Ö.28000) aittir. O dönemlerde iğneler hayvan kemiklerinden yapılıyordu.


8-Dünyada ilk moda fotoğrafları 1891 yılında Paris’te çıkarılan “La Mode Pratique” adlı moda gazetesinde yayınlanmıştır. O dönemde renkli fotoğraflar yoktu ama gazete özel bir baskı sayesinde fotoğrafları iki renkli olarak basabiliyordu.


9-Blucin kumaşa Türkiye'de "kot" denmesinin sebebi bu kumaşı Türkiye'ye ilk getiren kişi olan Muhteşem Kot'tan başkası değildir. "Kot" kelimesi aslında markanın adıydı ancak aynı "Selpak" örneğinde olduğu gibi halkın dilinde yer etmiş ve kumaşın türü olarak anılagelmiş.


10-Tarihteki ilk modacı-sanatçı iş birliklerinden olan Elsa Schiaparelli-Salvador Dali iş birliği son derece dikkat çekiciydi. Dali’nin çılgın fikirlerini kendi tasarımlarıyla birleştiren Schiaparelli’nin koleksiyonunun gözde parçaları ayakkabı formlu şapka, ıstakoz şapka ve sinekli mantoydu.


11-“Gül gibi değil, kadın gibi kokan parfüm.” Chanel no.5… Tarihte bir modaevi tarafından üretilen ilk parfüm aslında Paul Poiret’e aitti; ancak onun hemen ardından gelen atılımla Chanel no.5 ondan çok daha başarılı oldu. Kokusu, ismi ve şişesiyle piyasadaki rakiplerinden ayrılmayı yine başarmıştı. Ernest Beaux tarafından tasarlanan kokuları daha koklamadan 5 numaralı kokuyu seçmişti Chanel. Bunun sebebiyse parfümün 5 mayıs tarihinde çıkacak olmasıydı. Uzun yıllardır popülaritesinden ödün vermeyen koku yasemin, ylang-ylang, mayıs gülü ve sandal ağacı notalarından oluşuyor.


12-İlk Barbie bebek 1959 yılında çıkmıştı. Siyah-beyaz bir mayo giyen Barbie'nin sarışın ve siyah saçlı iki versiyonu vardı.


Deniz Coşkun


25 Aralık 2017 Pazartesi

MODERN YILBAŞI ERKEĞİNE STİL ÖNERİLERİ

Geri sayım başladı! 2018’e günler kala hala o büyük günde ne giyeceğine karar veremeyen baylara tarçınlı kurabiye tadında önerilerimiz var! Belki içeride, belki dışarıda, belki sakin bir aile yemeğinde, belki yerinde durmayacağın bir partide olacaksın; ama burada kendine ait bir şeyler bulacağından emin olabilirsin. Tarafını seç, tarzını yarat!

Klasik Şıklar

      

Devir kadife devri! Tam da trend olduğu zaman giymeyeceğiz de ne yapacağız? Tok renklere eklenen kadife ışıltısı seni hem modern hem şık gösterecek. Ceketinle aynı renkteki papyonun dikkatleri üzerine çekmen için gecenin ekstrası!


Oyunbazlar


            

Şaşırtmayı sevenler buraya! Klasik duruşundan ödün vermeden desen ve renk oyunlarıyla enerjiyi yükseltmeyi seviyorsan yılın en doğru zamanındasın. Klasik bir mekana eğlenceyi getiren kişi sen olabilirsin! Ekoselerin, kırmızı ve yeşillerin üzerindeyken mekanın gözdesi sensin!


Kışın Tadını Çıkaranlar

                   

Belki dışarıda, açık bir mekanda olacaksın; ya da sadece kışın tadını çıkarmak istiyorsun. İstediğin kadar parça giymek tabii ki hakkın! Üstüne geçireceğin iyi bir kaban hem seni soğuktan korur hem de stil sahibi yapar. Spor bir ceketin üstüne giyeceğin spor kabanla über-modern bir görünümün olacak. 



İçi Yananlar

                 

Bir yerlerden müzik sesi mi geliyor? “Ben içime arı kaçmış gibi dans edeceğim!” diyorsan öyle kat kat giyinmene gerek yok. Bir yelek-gömlek ya da seni terletmeyecek bir kazak ideal. Ama stilinden de ödün verme; unutma, bazıları şapkayla da dans eder! 


Rahatlar

       

Ne olursan, nerede olursan ol; yine gel… Fazla gösteriş sevmiyorsan spor parçalarını çek üstüne! Ama sıradan görünmemek için desenlerden yardım al. Kış desenlerini taşıyan kazağın ve kotunla rahatlar ordusunda yerin hazır. Sakin bir aile yemeğinde ya da arkadaşlarınla ev partisinde senden iyisi yok!  


Noel Baba Çocukları

 

Yılbaşını iliğine kadar hissetmek mi istiyorsun? Haklısın, bu fırsat yılda bir kez gelir! Noel Baba’nın geyiklerini, süslü çam ağaçlarını derhal üstüne geçir! Günün anlam ve öneminin dibine vur! Yoksa bir yıl daha beklemen gerekecek.


Ne giyersen giy, unutma ki enerji ve güç içerden gelir. Yeni yıl hepimize mutluluk getirsin!

Mutlu yıllar!


Deniz Coşkun

22 Aralık 2017 Cuma

HALİMA ADEN: İLK TESETTÜRLÜ MODEL

“Bu benim için bir seçim. Anneme başörtüsü takmak istediğimi söyleyen bendim. Annem gibi olmak ve dinime aşık olmak istedim.”
Halima Aden, Kenya’da ki bir mülteci kampından dünyanın önemli podyumlarına uzanan hayatıyla moda dünyasının en dikkat çeken isimlerinden biri haline geldi. Kenya’daki Birleşmiş Milletler mülteci kampı Kakuma’da doğan Aden, ailesiyle birlikte yedi yaşındayken Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etti. Bu hayatını değiştiren adımlardan ilki oldu. Amerika Birleşik Devletleri’nde tertip edilen Miss Minnesota güzellik yarışmasına katıldı ve bu yarışmaya katılan ilk başörtülü kadın olarak tüm dikkatleri üzerine çekti. Yarı finale kadar gelen Aden yarışmayı kazanamadı. Ama bu kadarı bile onu doruğa taşımaya yetti. 20 yaşında olan genç kıza yarışma sonrası teklif yağdı. Gigi ve Bella Hadid’in ajansı IMG’nin kadrosuna da katıldı. Aden Kanye West’in Yeezy defilesinde de sahneye çıkma talihi yakaladı.

Ayrıca Aralık ayının ilk haftasında Dubai Burj Park'da gerçekleşen Raşit Bağzıbağlı (Modanisa 2018 Yaz muhafazakar koleksiyonu) defilesinde baş manken olarak podyuma çıktı. İkili instagram üzerinde birbirlerine övgülerde bulundu.
Raşit Bağzıbağlı: ” Yarın akşam @modanisa 'ya hazırladığım muhafazakar koleksiyonunu Dubai'de görücüye çıkarıyorum. Defilenin baş mankeni Halima Aden ile defile öncesi provamızı yaptık, kendisi dünya tatlısı.”



Ezgi Kaplan


18 Aralık 2017 Pazartesi

MODA DERGİCİLİĞİNİN DOĞUŞU



Dünyanın ilk kadın moda dergisinin kurulumu bundan yaklaşık 150 sene öncesine dayanıyordu. Bu dergi günümüzde de severek takip ettiğimiz Harper’s Bazaar’dan başkası değil elbette.
ABD'nin tek moda dergisi olarak ilk baskısını 1867 yılında yapan dergi, orta ve üst sınıfa hitap ediyordu. Harper&Brothers şirketinin sahipleri şirketin isminden de anlaşıldığı gibi Fletcher, James, John ve Joseph kardeşlerdi. 1913 yılında Harper kardeşler dergiyi William Randolph Hearst'e sattı ve adı Harper's Bazaar olarak değiştirildi.


ABD'de 1867'den beri yayımlanan dergi, moda çekimleri, röportajları ve kapak kızlarıyla tüm dünyanın en prestijli moda dergisi olarak anılıyordu. O dönemde modayla ilgilenen, güzel giyinmek isteyen ya da ileride bu ilgisini mesleğine dönüştürmek isteyen herkes bu dergiyi satın alıyordu. E tabi derginin bir rakibi de yoktu. Emin adımlarla yolunda ilerleyen derginin başına bir güzel şey daha gelecekti. O da Carmel Snow’un Harper’s Bazaar’a geçişiydi. Peki kimdi bu Carmel Snow? Kısaca özetleyecek olursak Carmel Snow, Harper’s Bazaar’ı yorgun ve dolandırıcılığından kurtararak dinamik, oyun değiştiren bir yayına dönüştürecek kartal gözlere ve yeteneğe sahip olan kişi olacaktı. Yıllar sonra 1933 yılında, Vogue dergisi editörü Carmel Snow'ın derginin başına geçmesiyle Harper's Bazaar tarihte bir ilke daha imza attı: Fotoğrafçı Martin Munkacsi, plajda bikinili bir çekim gerçekleştirdi. O güne dek fotoğraflar stüdyoda ya da kapalı mekanlarda çekiliyordu.




 
 Sanatı ve sanatçıyı destekleyen dergi sonrasında Pop Art'ı yaratan sanatçı olarak tarihe geçen Andy Warhol ile anlaştı. Andy Warhol 50'li yıllarda Bazaar'a çizdiği illüstrasyonlarla sanat çevrelerine adım attı. Yani aslında bu dergi bize birçok ilki yaşatıyor aynı zamanda da bizi bilgi birikimi ile donatıyordu.


Peki bu dergi ülkemize ne zaman ve nasıl geldi?
Harper’s Bazaar ülkemizle 1993 yılı Ekim ayında tanıştı. Yine aynı şekilde bizim ülkemizde de ilk kadın moda dergisi olma özelliğini koruyordu.
Harper's Bazaar Türkiye'nin Ekim 1993'te yayımlanan ilk sayısının kapağında, Patrick Demarchelier'nin fotoğrafladığı Christy Turlington yer almıştı.

Bu dergi öyle özelliklere sahipti ki gerek kapak çekimleri gerek röportajları ve verdiği bilgilerle her kesime hitap edebiliyordu. Bu yüzden çok sevilen bir yayın haline gelmesi herkesin beklediği bir sonuçtu. Ve geçtiğimiz kasım ayında bu dergi ülkemizde 24. yaşını kutladı. Dergi, Kasım 'özel kutlama' sayısında 700 sayfa içeriği okuyucularıyla buluşturarak Türk dergicilik tarihinde bir rekor kırdı. Bu sayıda üç farklı kapak çekiminin dışında; cemiyet, sanat, sinema, moda, yeme-içme alanından 50 ünlü isimle siyah-beyaz karelerle çok özel bir çekim gerçekleştirerek yine çok yönlülüğünü bizlere göstermiş oldu.
 
 
Hilal Gezgin
 
 

13 Aralık 2017 Çarşamba

MASKÜLEN TARZIN ÖNCÜLERİNDEN: LE SMOKING

 Feminen dünyaya adımını atan takım elbiseden bahsetmemiz için takım elbisenin tarihine biraz göz atmamız gerekiyor. Viktoryan dönemi, İngiliz Kral Charles II ile gelişimi başlayan takım elbise (erkekler için); bugünkü halini 19. yüzyılın sonlarına doğru aldı. Takımların da kadın gardırobunda yer alması binicilik alışkanlarından kaynaklanan süreçte (viktoryan dönemi) gelişti. Binicilik için giyilen kadın takımları yavaş yavaş günlük kıyafet detaylarına inmeye başladı. Birinci Dünya Savaşı’ndan önce takım elbise, kadınlar için “kostüm” olarak niteleniyor, “takım elbise” alışılmadık bir terim olarak kalıyordu. Birinci Dünya Savaşı’nın kadın giyimindeki değişime sebep olmasının nedeni ise işgal sırasında kadınların savaşta etkin bir rol oynamasıyla ve pantolon dahil olmak üzere üniforma giyilmesiydi. Askeri bir görünüm, giysi tasarımlarına da yansıdı ve beraberinde askeri tarzda tunik ceket, kemer ve palto getirdi. Savaş sırasında insanlar düz bir yaşam tarzına girdiler; böylelikle kadında takım elbise kavramı yerleşmiş oldu.
19. yüzyılda alışılagelmiş bir kadın stili
Yıkılan tabularla birlikte artık takım elbise kavramı, ünlü kadın isimleriyle de anılmaya başlayarak tarihte yer aldı. Maskülen tarzıyla dikkat çeken Katherine Hepburn de döneminin konuşulan ünlü isimlerinden biri olmuştur. Coco Chanel, bilekte biten eteği ve kürklü takım ceketiyle takımların öncüsü olsa da asıl konumuz olan Yves Saint Laurent bu konuda cesur bir tavır göstererek, feminenlikten arındırılmış bir koleksiyonla moda dünyasına adını yazdırmıştır.







1966 yılında “Le Smoking” koleksiyonunu çıkaran, bugünkü adıyla Saint Laurent markası; kadınlar için üretilen maskülen tarzdaki takım elbiseleri ile kadınlara adeta yetki vermiş gibi bir algı yarattı. Çünkü Yves Saint Laurent’in yaptığı koleksiyonda kadın kalıplarıyla oluşturulmuş erkek giysileri yer almaktaydı. Oluşturduğu farklılık da belki de buradan geliyordu. Yapılan fotoğraf çekimlerinde bile erkek tavrına bürünmüş mankenlerin olduğunu görmekteyiz. Bu nedenlerle çoğu kez eleştiri bombardımanına bile tutulmuştur. Takım elbise için ilk diyemeyeceğimiz ama takım elbisenin yarattığı algı açısından ve maskülen tarzın gelişiminde önemli dönüm noktalarından birinin Yves Saint Laurent olduğunu söyleyebiliriz.

Merve Ödünç